Yazarlar

Bizim bu illerde ne işimiz var!

3 yıl önce

Ne ayak!


“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünün hala pratiğe indirgenemediği, yüz sene önce çizilen sınırların arkasında öcülerin yaşadığına nesillerin inandırıldığı yorgun Anadolu; anlaşılan o ki bir müddet daha elini bağrına ve dizine vuracak.
 
Katılımcı demokrasi yolunda emekleme denemeleri yaparken İstanbul’daki otobüslerin rengini bile halka soran iradenin, Suriye’de bir hiç uğruna akacak kanın rengini sormak aklına ya da işine gelmiyor.
 
İsmet Paşa’nın “Halka rağmen halk için” iksirinden mi içmişler nedendir bilmem, bugünküler de bizi bizden fazla düşünüp bize rağmen bizim için neler neler yapıyorlar.
 
Suriye harekâtının tek geçerli sebebi sınır güvenliğimizi korumakmış. Yüz senedir koruyamadığımız yol geçen hanı sınırımızın problemini, yirmi kilometre öne çıkmakla bir çırpıda çözecekmişiz.
 
Aklıma Kemal Sunal’ın Tosun Paşa filminde öne çıkışı geldi. Geri çekilip onu tek başına önde bırakarak zora düşüren diğerleri de herhalde bugün çok uzaklardan ustaca bizimkine sulfe veren bıçkın başkan ve avanesi oluyor herhalde.
 
Görevi sınırları korumak olan asker şehir mekezlerinin en gözde yerlerinde konuşlanırken yüz yıldır sınırıı tabi ki kontrol altına alamayız. Komutan karılarının finolarını vasıfsız erler sınır boyunda mı gezdirecek?
 
Bitli piyadelerden seçilen ve koğuşlarda karı-kız muhabbetinden başka şey konuşmayan erler, Hakkari’nin dağlarında mı nezaret edecek havuz safalarındaki subay eşlerine ve kızlarına. Her sene binlerce er geri hizmette, temizlikte, kuryelikte, berberlikte, garsonlukta Harbiye, Fenerbahçe ve emsaleri yerine  yerine Eruh’ta, Pervari’de mi konuşlandırılacak.
 
Sınırı koruyacağız diye bunca lojman, orduevi, lokal Güneydoğu’ya mı taşınacak. Ön saftakilerin sahaya inmesine ne gerek var... diyemiyoruz tabi. Neyse, zülf-i yâre dokunmayalım, malum 17 Aralık depremini ilâhî ikaza bağlayan Hekimoğlu İsmail’in Allah’ın işine karışmaktan değil de zülf-i ağyâre dokunmaktan hapis yattığı bir memleketteyiz. Bu tür sözler bu ülkede “Ne demiş, kime demiş,..” silsilesinden ziyade “Bunu bana nasıl dersin!” modunda okunuyor.
 
Gelelim sadede. Neymiş, az aşağı inince sınır güvenliği sağlanırmış. Buna gerçekten inanan bir siyasi ya da bir asker çıksın, tarafsız bir gözle insanları ikna etsin.
 
Gündem değiştirme ustası olan bir tâifenin bu son hüneri çok can yakacak deniyordu ki ilk günden asker zâyiatları, sivil kayıpları ve Suriye topraklarında atışlara hedef olanların içler acısı görüntüleri ardı ardına gelmeye başladı.
 
Genç yaşta bir belirsizliğe kurban edilen askerlerimize mi yanalım, ilçesinin sokağında güven içinde yürüyemeyen vatandaşın derdini mi içimizde duyalım, hiç bir şeyden habersizken kendini musallada bulanlara mı ağlayalım, kuzeyden asker sevk eden “Deli Teke”nin kurbanı olan Suriyelilere için mi bağrımızı dağlayalım; hepsi ayrı bir dert.
 
Daha dün Urfa’nın sınır köyünden bir yaşlı amcayla telefonda görüştü arkadaşım, adam ağlıyor, helallik istiyor. Komutan köylüye çıkın gidin, elli kilometre uzağa gidin diyor. Bu mevsimde nereye gidecek onca insan, ahırdaki koyununa asker mi bakacak?
 
Bir defa bu işin içinde iş olmasa günümüzün Gandisi, ılımlı Kılıçdaroğlu sakince buna muvafakat eder mi? Adamının dediğine bakın, Mehmet Ali Çelebi’nin paylaşımına: Vatanımızın koruyucusu Türk askeri harekâta başlayınca siyaset biter. Bu bir savaş değil, terör operasyonu. “Ölen asker” değil, canımız şehidimiz. İşgal değil, milli güvenlik harekâtı. Herkes diline dikkat etsin. Gün birlik beraberlik günüdür.” Oldu olacak akepe saflarına geç de reisin yanında poz ver.
 
Muhalefetmiş, aynı puzzle’ın parçası mısınız nesiniz kardeşim? Bir defa siz hiç konuşmayın. Oturun, biraz tarih okuyun da Halk Fırkası olarak Güneydoüu meselelesini memelekete hediye ettiğiniz için şapkanızı önünüze koyun.
 
Metnine ulaşamadığım ve tam hatırlayamadığım harika bir dörtlük vardı. Mısır seferi çok uzayıp asker zorlanmaya başlayınca paşanın biri asker ağzından  sultana hitaben bir şiir yazıp bir oka bağlatmış, oku da Otağ-ı Hümayun civarına düşürtmüş. Şiiri okuyan Yavuz mesajı almış.
 
Dönüş yolunda Paşa o dörtlüğün şairinin kendi olduğunu itiraf etmiş. Sultan “Ben de şaşırmıştım bir erin böyle bir şiir yazmasına. “demiş. Şimdiki öyle bir sefer ki asker daha yola çıkmadan canı sıkıldı. Öncesinde, tarihimizde belki  ilk defa harekata katılıp bu tarihi hatanın altına imza atmak istemeyen paşalar istifa etti.
 
Köyden gelen garibanın şahsî akibeti değil ki “Neden geldim İstanbul’a” deyip türkü yakmakla işin içinden sıyrılalım. Bir zamanlar âkil heyetlerine akıl danışmayı akledenler bugün kimden akıl alıyorlar bilmiyorum; fakat bu işlerde hiç iyi niyet göremiyorum. Belki benim kuruntumdur.
 
İki nutukla gaza gelen, milliyetçilik deyince Cüneyt Arkın filimleriyle beslenmiş bir ruh halinin mahsulü olan  avâm-ı nâsın cesaretlendirici ifadeleri ne kıymet ifade eder, bunu da takdirlerinize bırakıyorum.
 
KKTC Cumhurbaşkanı  “Barış Planı Harekâtı desek de akan su değil, kandır.” diyerek durumu veciz bir şekilde ifade etti.
 
Lakin işin içinde iş olmalı. Bir gün sövüp bir gün seven Sam Amca’nın poziyonuydu, şuydu buydu derken adamın başı dönüyor. Hani Ziyâ Paşa diyor ya:
 
İdrâk-i ma’âlî bu küçük akla gerekmez
Zîrâ bu terazi bu kadar sıkleti çekmez
 
Bir yanda Surieye’yi arka bahçe edinen Rusya ve edinmeye çalışan Amerika,bir yanda farklı ülkeler, bir yanda kendi kafasına göre hareket edemeyeceği aşikar Türkiyenin hamlesi ve bizim orada olmamızı istemeyenlerin BM’de bu operasyın için yapılan kınama teklifini bizzat veto etmeleri, bir yanda “Günün birinde hain ilan edilirsem bilin ki Türk ordusu Suriye’ye girmiştir.” diyen Akın Öztürk Paşa’nin tarihe geçecek cümlesi… Bilmem ki nasıl çıksak bu işin içinden?
 
Sahi, bizim bu illerde işimiz ne? Bizim ile ne olmuş ki?…
                                    


İlgili konular

şentop

Şentop: KKTC'nin eşit statüsü tescil edilmeden müzakereler başlayamaz

1 yıl önce

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "KKTC'nin eşit statüsü tescil edilmeden müzakereler başlayamaz" diye konuştu....Devamını oku
Yılmaz Erdoğan

9 Şubat gün özeti

1 yıl önce

Günün önemli haber başlıklarını sizlerle paylaşıyoruz...Devamını oku