Yazarlar

Katar Emiri “Black Friday”de İstanbul‘u ucuza kapattı!

2 yıl önce

cumali önal

“Yerli ve milli“ olma iddiasındaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’nin değerli varlıklarını Katar’a satmaya devam ediyor.

Perşembe günü Türkiye’ye gelen Katar Emiri Temim bin Hamad el Sani ile 10 anlaşma imzalayan Erdoğan’ın özellikle Borsa İstanbul’un yüzde 10 hissesini devretmesi büyük bir tepki çekti. Her ne kadar fiyatı açıklanmasa da 300 milyon dolar civarında olduğu tahmin edilen bu satışın, Türkiye ekonomisine herhangi bir katkısı olmayacak.


Ancak Borsa İstanbul ile birlikte satışı yapılan diğer varlıklara bakıldığında Türkiye’nin değerli ve stratejik mülklerinin satıldığı dikkat çekiyor.


Eski Kültür bakanlarından Fikri Sağlar’ın dediği gibi “Aşk- Katar Partisi“ haline dönüşen AKP’nin bu Katar ilgisinin sırrı ne?

 

İddia edildiği gibi Erdoğan, Katar üzerinden kara para mı aklıyor?

 

Ya da Katar’ı perde yaparak Türkiye’nin değerli varlıklarını üzerine mi geçiriyor? Yani paralar Katar üzerinden Erdoğan ve ailesinin kasasına mı gidiyor?


Bu sorular komplo olabilir ama tüm yabancı yatırımcıların Türkiye’den kaçtığı bir sırada, Katar sermayesinin oluk oluk Türkiye’ye akması nasıl izah edilebilir?


Katar’la yapılan son anlaşmanın ülkeler arası yapılan, şeffaf, detaylı anlaşmalara hiç benzemediği ortada.


Yapılan anlaşmalar şunlar;


1 – Katar Yatırım Otoritesi, Borsa İstanbul‘un yüzde 10 hissesini satın alacak. Bu hisse 2015 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından satın alınmıştı. Ancak ABD’deki Halkbank davasından dolayı yargılanarak hapis cezası alan Hakan Atilla’nın Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak atanması üzerine bu banka aldığı hisseleri iade etti. Borsa İstanbul’un yaklaşık yüzde 80’i hala Erdoğan’ın başında bulunduğu Varlık Fonu bünyesinde yer alıyor.


2 – Erdoğan’a yakın işadamlarından Ayhan Şahenk’e ait İstinye Park’ın yüzde 42 hissesi bir milyar dolara Katarlıların (Katar Holding LLC) olacak. İmza törenine Şahenk bizzat katıldı.


3 – Haliçport olarak bilinen “İstanbul Haliç Altın Boynuz Projesi’ne yatırım. Bu tartışmalı proje 2013 yılında yine Erdoğan’a yakın işadamlarından Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin başında bulunduğu şirket tarafından bir milyar 300 milyon dolar alınmıştı. Haliç’in betonlaşmasına sebebiyet vereceği için çevreciler tarafından eleştirilen proje 250 dönüm üzerine kurulu. Projede 70’er yat kapasiteli iki liman, 400’er oda kapasiteli iki 5 yıldızlı otel, bin kişilik cami, AVM ve otopark bulunuyor. Erdoğan’ın vazgeçemediği işadamları arasında yer alan Tamince’ye Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilgisi olmasına rağmen dokunulmaması dikkat çekiyor. Aynı şekilde 15 Temmuz darbesinin bir numaralı sanığı olarak gösterilen General Mehmet Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli de Türkiye’nin Hollanda Büyükelçisi olarak atanmıştı.


4 – İşadamı Mehmet Kutman’a ait Global Liman İşletmeleri bünyesinde yer alan Antalya Limanı Katarlı QTerminals W.L.L’ye 140 milyon dolara kiralandı.


5 - Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı ile Katar Serbest Bölgeler İdaresi arasında ortak tanıtım faaliyetleri yapılacak.


6 – İki ülke Ticaret Bakanlıkları ortaklığı ile Ekonomik ve Ticaret Komisyonu kurulacak.


7 – İki ülke arasında su yönetimi alanında işbirliği yapılacak.


8 – İki ülke Maliye Bakanlıkları arasında Geliştirilmiş Ekonomik ve Mali İşbirliği anlaşması yürürlüğe girecek.


9 – İki ülke arasında aile, kadın ve sosyal hizmetler alanlarında işbirliği yapılacak.


10 – En ilginç anlaşmalardan biri ise iki ülke arasındaki diplomat değişimi. Anlaşmaya göre iki ülke Dışişleri Bakanlıkları bünyesinde diplomat değişimi yapılacak.


Bu anlaşmalar kamuoyunun önünde yapılanlar. Bizim bilmediğimiz anlaşmaların yapılmış olması da kuvvetle muhtemel. Özellikle Erdoğan’ın en büyük rant kaynağı olarak gördüğü Kanal İstanbul konusunda nelerin konuşulduğunu kamuoyu bilmiyor. Bu projenin toplam büyüklüğünün 50-70 milyar dolar arasında olduğu öne sürülüyor.


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun kanal projesine karşı çıktığı için ifade vermek zorunda kalması proje ile ilgili pek çok kör nokta bulunduğunu gösteriyor.


Örneğin daha önce Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın Kanal İstanbul güzergahında yer alan noktalarda 44 dönüm arazi satın aldığı ortaya çıkmış; bunun üzerine Erdoğan, elektronik ortamda tapu bilgilerine ulaşılmasını engellemişti. Şu anda kimse kimin nerede arazi ve arsaları parsellediğini bilmiyor.


Her yıl Türkiye’ye gelen yatırım miktarında düşüşler olurken Katar’ın artan ilgisini normal ticari bir faaliyet olarak değerlendirmeyi güçleştiriyor.


Erdoğan’ın her sıkıştığında ilk ziyaret ettiği ülke Katar. Son bir yıl içinde (25 Kasım 2019, 2 Temmuz 2020 ve 7 Ekim 2020) üç kez Katar’ı ziyaret eden Erdoğan’ın bu sürede başka ülkelere gerçekleştirdiği ziyaret sayısı 10.

 

Ama bu süre içinde başka hiçbir ülkeye iki kez dahi gitmiş değil –ki buna en yakın müttefiklerinden Rusya da dahil. Erdoğan’ın Katar’a son iki ziyaretinin Korona virüs sürecinde gerçekleştiğini, bu süre içinde başka hiçbir ülkeye gitmediğini de hatırlatmak gerek. (Sadece 7 Ekim’deki Katar ziyareti sırasında Kuveyt’e uğradı)


Erdoğan ve Hamad ailesi arasındaki ilişkiler o kadar girift ki, Hazine ve Maliye eski Bakanı damat Berat Albayrak’ın istifa ettikten sonra Hamad ailesine danışman olarak atandığı dahi dile getirildi.


Medya, bankacılık, mağaza, finans, askeri (Sakarya’daki Tank-Palet Fabrikası) pek çok alanda faaliyet gösteren Katar sermayesinin bu kadar ön plana çıkması ister istemez Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fransızlara verilen kapitülasyonları gündeme getiriyor.


Erdoğan’ın ülke içinde kurduğu düzen birkaç şirket üzerinden yürütülüyor. Bunlar arasında Mehmet Cengiz Kolin, Limak, Ethem Sancak vs bulunuyor. Bu düzenin paraleli ise şüphesiz Katar.


Kendisini Erdoğan’ın oğlu gibi gördüğünü söyleyen Katar Emiri Temim bin Hamad’ın koltuğunu borçlu olduğu isim de şüphesiz Erdoğan. 2017’deki Körfez kuşatması sırasında Erdoğan tüm riskleri göze alarak ve hatta Türkiye’nin çıkarlarını gözardı ederek Katar’ın yardımına koşmuştu.


Katar şimdilik mafyanın Türkiye’de nasıl siyasilere ayar verdiğini biraz unutturdu.


Halbuki daha iki gün önce Erdoğan’ın reform çıkışı ve mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdidini tartışıyorduk.


Önce 11 Kasım’da Erdoğan hukuk ve ekonomi alanında bir reform yapacaklarını öne sürerek piyasalara toz pembe bir mesaj verdi. Ancak Erdoğan’ın çok ciddi olduğunu sanmış olacak ki MHP anında mafya lideri Alaattin Çakıcı’yı piyasaya sürdü ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu tehdit ettirdi. Hem de kamuoyunun hiç bilmediği “bakla kazığına oturtma“ vecizesiyle. Akabinde MHP Lideri Devlet Bahçeli Çakıcı’nın dava arkadaşı olduğunu söyledi.

 

AKP’den başta Erdoğan olmak üzere hiç kimseden çıt çıkmadı. Sadece Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın, Bahçeli ve Çakıcı’nın dost olabileceklerini söyleyerek tarihe not düştü ve mafyanın ortakları olduğunu itiraf etti.
Akabinde CHP’den gelen cılız tepkilere Çakıcı iki kez daha tehdit mesajları yayınlayarak cevap verdi.

 

Sonuncusunda Çakıcı Kılıçdaroğlu için , “Sana daha evvel söyleyeceğimi söyledim. Sende beni öldürtebilecek yürek var mı?” ifadelerini kullandı.


Demokratik bir ülkede bir mafya liderinin değil hükümette yer alan isimler tarafından desteklenmesi, uluorta konuşması dahi mümkün değil. Anında enselenir, hapishaneye tıkılır. Ancak Türkiye’de Çakıcı ve ondan önce Sedat Peker (Albayrak’la yaşadığı sorunlardan dolayı Balkan ülkesi Karadağ’a kaçtı) Erdoğan ve Bahçeli’den aldıkları talimatlarla ortalığı kann gölüne çevireceklerini söylemekten çekinmedikleri gibi siyasi liderler gibi mitingler dahi yapıyorlar, cihatçılara jeep hediye ediyorlar.


Erdoğan ve rejiminin tek destekçisi Çakıcı ya da Peker gibi organize suç örgütü liderleri değili tabi ki.

 

Erdoğan’ın her an operasyon yapmaya hazır pek çok milis gücü bulunuyor. Bunlar arasında SADAT adlı paramiliter grup, Suriyeli cihatçılar, emniyet ve orduda Erdoğan’a sadık yeni birimler kamuoyunun bildiği oluşumlar.


Sonuç olarak Türkiye’de korona virüsten dolayı ölenlerin sayısı hergün zirve yaparken – ki Sağlık Bakanı’nın şu ana kadar gerçek rakamları gizlediği ve yalan söylediği tescillendi – ekonomi tepe taklak olurken, rejimin derdi ülkenin değerli varlıklarını Katar’a parsellemek.



İlgili konular

erdoğan

Erdoğan: Müzakere öncesi biz de heyetlerle kısa bir görüşme yapacağız

11 ay önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya ve Ukrayna heyetleri, yarın İstanbul'da tekrar bir araya geliyor. Toplantı öncesi biz de heyetlerle bir araya gelerek kısa bir görüşme yapacağız" diye konuştu....Devamını oku
akar

Katar'da bulunan Akar, mevkidaşı Savunma Bakanı Al-Attiyah ile görüştü

11 ay önce

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Katar Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Halid bin Muhammed Al-Attiyah ile bir araya geldi....Devamını oku