Çin ile bir mücadeleye girişmeden önce Rusya'yı aradan çıkartmak, olmadı Çin ile birlikte hareket edemeyecek, ona destek veremeyecek hale getirmek ya da Batı, Çin ile uğraşırken Putin'in Rusya'nın sınırlarını genişletmesinin önüne geçmek en makul strateji gibiydi.
Yazar: Ramil Kafkaslı
Yirmi birinci yüzyıl, çok sıcak ve hareketli başladı ve dünya için çok daha büyük hadiselere gebe gibi. Bir önceki yüzyılda yaşanan başta I. ve II. Dünya savaşı olmak dünyayı sarsan ve değiştiren gelişmeleri unutan ya da umursamayan büyük güçler, menfaatleri çerçevesinde daralan dünyada sürekli karşı karşıya gelmeye başladı. Putin ile eski askeri gücüne ve konumuna tekrar kavuşan Rusya ve her alanda sürekli büyüyen ve kendisine alan açmaya çalışan Çin sıcak gelişmeleri daha da tetikledi. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşa bu açıdan da bakılması dünyanın nereye gittiğini anlamaya yardımcı olabilir.
Bu çerçevede Çin’in, Batı’nın planlarının dışında ve hızlı bir şekilde ufukta askeri, iktisadi ve üreten süper bir güç olarak belirmesi, Batı’nın geleceğini düşünen ve inşa eden iradeyi endişeye sevk etmeye başladı. Avrupa ve Amerika arasındaki fikir ayrılıkları da bu korkuyu katladı zira Avrupa'nın desteği olmadan Amerika'nın Çin karşısında zorlanacağı açıktı. Her ne kadar Amerika tehlikenin ciddiyetini gösterme adına Çin’i odak noktası haline getirse ve Çin çevresindeki askeri gücünü artırsa da bu ayrılıkları gideremedi.
Batı için bir de düşünülmesi gereken Putin tehlikesi vardı ve Putin’in, Sovyet coğrafyasını tekrar Rusya’nın sınırlarına dahil etme gibi saklamadığı bir hayali bulunuyordu. Batı’nın/Nato’nun, Afganistan ve Irak’ta giriştiği mücadele bu noktada Rusya’ya zaman kazandırmıştı. Ve Putin, bunu gerçekleştirecek askeri güce erişme adına başkanlığı döneminde sıkı bir yönetim ortaya koydu. Batı aklı bunun önüne geçmek için Baltık ve Balkan ükelerindeki bir çok ülkeyi ya Avrupa Birliği’ne aldı ya da NATO'ya. Rusya'ya verdikleri mesaj açıktı; buraları ilhak etmeye kalkarsan karşında Batı'yı bulursun çünkü onlar artık Batı'nın bir parçası.
Çin ile bir mücadeleye girişmeden önce Rusya'yı aradan çıkartmak olmadı Çin ile birlikte hareket edemeyecek, ona destek veremeyecek hale getirmek ya da Batı, Çin ile uğraşırken Putin'in Rusya'nın sınırlarını genişletmesinin önüne geçmek en makul strateji gibiydi. Attıkları adımlar, Rusya'nın sinir uçlarına dokunmaya başladı. Avrupa Birliğine ve Nato'ya aldıkları ülkelerden farklı olarak Rusya'ya sınır ülkeleri de bu ikisine (Gürcistan, Ukrayna, Fillandiya, Norveç) alma çalışmaları/söylentileri başladı. Aslında bu Putin'in planlarını erkene almasını sağlamaya yönelik bir hamleydi ve öyle de oldu.
Gerekli ekonomik ve kamuoyu şartlarını oluşturamadan Putin harekete geçti. Çin'in Rusya'ya direk yardım etmesi zor gözüküyor zira onlar hala tam manası ile Amerika gibi değil; gelişimleri tamamlanmadı. Son gelişmeler gösteriyor ki Putin'in yaptıkları ile Amerika, Nato'yu ve Avrupa'yı kısacası Batı'yı tekrar canlandırdı, birbirine kenetledi ve sağlam bir bünye haline getirdi. Putin’in, dünyanın haklı göreceği herhangi bir geçerli gerekçe olmadan Avrupa’nın içinde başlattığı kavga, Rusya noktasında farklı farklı düşüncelere sahip ülkeleri aynı noktada buluşturdu.
Batı, Rusya Ukrayna savaşı özelinde Çin karşısında atacakları adımların tatbikatını yapmaya başladı. Savaşa direkt girmeseler de Ukrayna'ya verdikleri her türlü askeri destek ve uyguladıkları yaptırımlarla Rusya'yı yıllarca içinden çıkamayacağı siyasi, iktisadi ve uluslararası ilişki noktasında bir bataklığa çekmeye başladı. Öyle gözüküyor ki süreç bittiğinde tek vücut halinde bir batı, Ukrayna'yı alsa da sözün her manasında perişan hale gelmiş bir Rusya ya da Putin arkada kalacak.
Batı, fiili bir Çin tehlikesi karşısında müttefik olduğu ülkelerle birlikte hızlı ve organize bir şekilde hareket etme kabiliyeti kazanmayı hedefliyor olabilir. Zira Batı'nın, Rusya'ya uyguladığı yaptırımların hedefinde, Çin'in gözünü korkutmak da bulunuyor. Toprakları, etki alanıyla birlikte Çin'in on katı, nufusu Çin'in yüzde 15'i, kendi petrolü ve doğalgazı olan ve ürettiği ürünlerin hammaddesini yerel imkanlarla sağlayan Rusya, bu yaptırımlara dayanamazsa yarın ekonomisi dünyaya entegre Çin nasıl dayanabilir. Üreten bir Çin ama hammaddeyi dışardan alıyor. Kendisine destek vermesi muhtemel Rusya perişan halde. Ekonomik yaptırımlar karşısında bakmak zorunda kalacağı nüfus neredeyse iki milyar. Üstelik çevresindeki bütün nükleer güçler ve büyük ekonomiler (düşman olduğu Hindistan, Japonya ve Güney Kore) Batı'nın yanında olacak.
Batı’nın Rusya karşısında takip ettiği ekonomik yaptırımların politikalarının arkasında yatan bir sebebin de Rusya’yı, Suriye ve Libya gibi girdiği bütün ülkelerden çıkartmak olduğu söylenebilir. Çünkü bu tür büyük askeri misyonları sürdürmek, çok yüksek maliyetler gerektirir. Ülke ekonomisini çeviremeyen bir Rusya bunları devam ettiremez ve Batı, bir kurşun atmadan Putin’i buralardan çıkarmayı hedefliyor olabilir. Aynı şey sınırları dışına yerleşmeye çalışan Çin içinde düşünülebilir.
Dileğimiz, dünyadaki bütün problemlerin diyalog ve diplomasi ile çözülmesi ve masum insanların ve yaşlı dünyamızın zarar görmesinin önüne geçilmesi.